Şimdi diyeceksiniz ki bu kız ne çok şey alıyor, iki günde bir "new in" postu. Amaaaa, şeeeey, hepsine ihtiyacım vardı benim :))) Renklerini ve kesimini beğendiğim anda soluğu H&M kasasında almamak kaçınılmaz...
Bu sezon BICOLOR trendi oldukça yaygın. Bu tarz iki keskin renkten oluşan en az bir parça dolaba eklenmeli, yada DIY olarak yapılmalı ;)

This season bicolor trend is so IN. You can buy a piece in this trend or do it yourself ;)

Bugün Pazartesi, neşe dolun emi :)) Böyle de bağlarım cümleyi, vayyy :)
Bugüne süper bir trafikle başlangıç yaptım siz düşünün artık ne kadar güzel bir Pazartesi geçireceğimi :)

Ben aslında geçtiğimiz çarşambaya dönmeyi öyle isterdim ki. Bütün gün evde yatmaca, akşam üzeri sinemaya gitmece. Vay be benim için ne lüks :)))
O gün evimizin alışveriş merkezi Palladium'da Three Muskeeters'a girelim biraz eğlenelim dedik. Ben gerçekten oldukça sevdim filmi, eğlenceli. Tak Rayban Wayfarer çakması 3D gözlüklerini, kurul koltuğuna, al eline kahveni, o zamanların muhteşem atmosferini üçboyutlu izle. Tam benlikkkk...

Siz şu anda büyük ihtimalle geniş kahvaltınızdan ya yeni kalktınız, yada hala devam ediyorsunuz :)
Peki ya ben, hııı ben ??? Bende amma acıyorum kendime yaaaa :)) Ama napim haftasonu çalışmak, bazen insanı bunalıma sokabiliyor, tek tesellim köprü trafiğinin olmaması.

Bu outfiti geçtiğimiz hafta iş günlerinden birinde giymiştim. Leopar desenli parçaları çok sevmeme rağmen Rafet'im sevmiyor diye fazla giyemiyorum ama, bu parçayı beğenilmeme riskini göze alarak giydim. Yoksa dolapta beklemekten çürüyecekti, SAYIN OKUR !  ;)

İçimdeki alışveriş canavarı yaşadığı sürece NEW IN 'ler bitmeeeez :)
Ama buna gerçekten( ciddiyim:) ) ihtiyacım vardı. Ben yağmur botlarının üst kısımlarında deri yada farklı metaryeller kullanılmasını seviyorum. Çünkü yağmur botunun biraz "işçi çizmesi" görüntüsünü kırıp, sanki dizüstü çizme giyiyormuşum hissi uyandırıyor. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş oluyorsunuz...

Bugün Cumhuriyetimizin 88. yılı...
Ama gelin görün ki, bugün hiç kimse gönlünce bayramını yaşayamayacak, çünkü bütün kutlamalar İPTAL... Sadece çelenk koymakla sınırlandı. Böyle saçma, böyle gereksiz ve böyle amacı olan bir karar olamaz. Adı üstünde BU BİR MİLLİ BAYRAM. Okunan şiirler, söylenen şarkılar herşey TÜRKİYEMİZ VE CUMHURİYETİMİZ için, bunu bir daha ve bir daha herkese ilan etmek, beraberliğimizi göstermek için. Biz milli bayramımızı kutlayarak şehitlerimize, depremde hayatlarını kaybeden insanlarımıza saygısızlık yapmış olamayız, aksine arkalarında ne kadar güçlü bir Türkiye olduğunu tüm dünyaya gösteririz. Van depremi nedeniyle dendi ama birlik ve beraberliğimizin sarsıldığı şu günlerde bence buna ihtiyacımız vardı.
Hadi bu karar alındı artık yapacak birşey yok. Pekiiii KURBAN BAYRAMI'NIN kutlanması ne derece doğru olacak, acılarımız bir hafta içinde mi son bulacak? Bende şimdi AMPÜL yandı. Çünkü o bir DİNİ bayram değil mi ???

Bu aralar bende kırmızı ruj takıntısının başladığını geçmiş postlarımdan hatırlayanlarınız vardır.
Elimdeki rujların yanına birde mat bir kırmızı ruj eklemek istiyordum, onu da MAC' de buldum. Duruşu ve tonu gerçekten çooook hoş, bayılıyorum ben kendilerine :) Ama unutmamak lazım bu tarz rujlar dudağı biraz kurutabilir ;) Böyle tonda bir kırmızı ruju kullanırken göz ve ten makyajını abartmamakta fayda var ;)

Güneşli, bir nebze olsada sıcak bir İstanbul Günü'nden herkese merhabalar...
Çoğunuz birazdan işten çıkacak ve haftasonuyla birleşen bayram tatilinizi nasıl geçirelim nerelere gidelim diye planlar yapacaksınız. Peki ya ben, hıııı ben ??? Ben bugün çalıştığım gibi üstüne birde mesaim var, siz düşünün artık durumumun vahimliğini :)

Bu sezonun en öne çıkan renkleri kuşkusuz bordo ve hardal. Hardal rengini denediğim kombinim için TIKTIK... Hadi size burada bir sır vereyim; ben normalde bu iki rengi ne çok severim ne de fazla giyerdim, ta kiii bu sezona kadar :) Bir kaç parça eklemek farz olduğundan aldım, denedim ve sevdim sayın okur ;)
Peki sizler bordoyu sever misiniz? Yoksa benim gibi bu sezon çok öne çıktığından mı bir kaç parça dolabınıza eklediniz ?



 

Bu aralar öyle alışveriş yapasım, mağazadaki herşeyi eve doldurasım var. Her çıkışımda daha elim boş döndüğüm görülmemiştir SWL tarihinde :) Ama ihtiyacım var diye alıyorum her seferinde, bizim ihtiyacımızda bir türlü bitmedi gitti.
Her neyse, kumaşına bayılarak H&M'den aldığım siyah, hafif parlak skinny jean'i sizce nasıl kombinlemeliyim ???

Şu an bu postumu size ofisten yazıyorum demeyi isterdim ve diyeceğimi bekliyorsunuz değil mi :)) Hayırrrrrr, bu postu sizlere şu an yatakta iki seksen uzanmış şekilde yazıyorum. Çatlayın Anacım :)

Anladığınız üzere 2 gündür izinliydim, dün bütün gün evde takıldım, bugünde giysi ve ayakkabı dolabımı dökeceğim. Hala ailemle birlikte yaşadığımdan bir giyinme odam yok, ama kocaman kocaman içine o kocamanlıklarına rağmen kıyafetlerimi sığdıramadığım 2 dolabım var. Kışlıkları indirmem, yazlıkları kaldırmam, kıyafetleri ayıklamam lazım.

Siz kış hazırlıklarınızı bitirebildiniz mi, yoksa hala benim gibi bugün yarın diye erteliyor musunuz??? :)

Geçen hafta yine havaların soğuk, benimse hasta olduğum günlerden birinde hardal rengi kazağımı nasıl giymeliyim diye düşünürken ortaya çıktı bu kombin. Ben içinde kendimi oldukça rahat hissettim. Peki siz nasıl hissettiniz postu okuyunca, sevdiniz mi?

Uzun süredir her yerde Argan Oil ve onun faydalarını okuyoruz. Genelde her sezon doğal saç bakım ürünü olarak bir yağ meşhur olur. Bende bu sebeple hiç önemsemiyordum, yine parlayıp sönen bir ürün olur diye düşündüm.
Geçtiğimiz ay dip boyası için kuaförüme gittiğimde bana bu yağı önerdi. Ben yine önyargılı yaklaşıp yok yaa ne etkisi olacak dedim, o da gel bi süreyim, kurutalım saçlarını anlarsın dedi. Cidden sonuç dediği gibide oldu.
Bir aydır her duştan sonra saçlarıma uyguladım ve aldığım sonuçlar mükemmel.
İlk önce saçlarımdaki fazla suyu alıp nemliyken birkaç damla tüm saçlarıma uyguluyorum ve kurutuyorum. Saçlarım yumuşacık, parıl parıl ve oldukça sağlıklı görünüyor. Bu noktada şunu belirtmem lazım benim saçlarım röfleli ve oldukça işlemli. Saçlarımı kesinlikle yağlandırmıyor bir yağ olmasına rağmen. Kokusu ise oldukça hoş, mis gibi. Ben bundan sonra sanırım bu yağı kullanmayı asla bırakmam.

Bu resimleri sanırım 16-17 Ekim tarihlerinde çekmiştim. Yalnız üzerimdeki hiçbir şey kabinde denenmiş şeyler değil :) Kabine girer girmez " İlk önce ne giymişim onu çekeyim,sonra denerim" dedim ve kendimi ateşe attım :) Ya orada görevli arkadaş yanlış anlasaydı , "Yasak hanımefendi burada" diye uyarsaydı sanırım yerin dibine girerdim :)
O gün cargo skinny jeanimin üzerine yakası bağcıklı ipek bir gömlek giydim. Oldukça soğuk bir gün olduğundan kiremit rengi kazağımla tamamladım. Resimlerde görünmüyor ama ayakkabılar Hotiç'ten bir çift loafer...

Hi, after a long time. I had no time to write in english because of some special reasons. First of all I and Rafet got engaged. Than as the country we received bad news from Hakkari. After a week from this news, we received another bad news from Van. We are living bad days, nowadays. Please send us good wishes and pray for us.

I took these photos in a cabin. Before trying new clothes I wanted to shot what I wore. I prefered a skinny cargo pant with a silky shirt. I wore my warm knit. My shoes was not looking in pictures but they are a pair of Hotiç loafers... 

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

Verdiğimiz şehitlerin ardından, hiçbir sosyal medyada bir gruba dahil olmadan(ki zaten kullanmıyorum), sadece kendi aldığım kararla YAS'taydım. İçimden yazmak gelmedi. Elim bir türlü klavyeye gitmedi. Ataköy'den Edirnekapı'ya defnedilmeye giderlerken onları onbinlerle birlikte gözyaşlarımla yolculadım ve "Siz ölmediniz çocuklar, siz Türkiye varoldukça yaşayacaksınız" diye fısıldadım.

Ben acımı böyle yaşamış olabilirim ama kimseye "sen neden post yaptın" deme hakkım yok. Bu Türkiye'nin acısı, isteyen acısını içinde, isteyen unutmaya çalışarak yaşar. Kime Ne??? Ben kimim ki onu yargılama şerefini kendimde göreyim. Hiçbir Allahın kulunda da böyle bir hak yoktur.

Çoğu blogta öyle yazılar okudum ki, meğerse birileri post atıyor diye vatan hainliğiyle suçlanır olmuş. Güya onlar şehitlerimize zerre kadar üzülmüyorlarmış. Vay efendim, böyle birgünde nasıl ne giydim, ne sürdüm, ne taktım, laylaylom postu yapılırmış-mış.

Biz blogosfer olarak gerçekten bu muyduk yaaaa ??? Dünyayı sadece kendi penceresinden görenler miydik??? Birileri bizimle aynı düşünceyi paylaşmıyor diye, acısını benimle aynı şekilde yaşamıyor diye onu itenler, dışlayanlar hatta "vatan haini" diyenler miydik??? Bazı şeyleri aynı şekilde yaşamıyoruz diye bölünenler miydik??? Peki bu tüm Türkiye'nin yaşadıklarının sebebi ne?

Farkındasınızdır bir önceki postumda ne bir açıklama, ne de yorumumu ekledim.Sadece YAS'tayım dedim. Onu demesem bile yine de yazmazdım, yazamazdım. Bu konuda yorumsuz kalmayı istiyordum ama kalamadım. Bunları yazıyorum çünkü "insan" olarak bu olanlar beni çok rahatsız etti. Ben burada hiç kimseyi yargılamıyorum, ama benim yaptığım gibi kimsenin kimseyi hele de böyle bir konuda yargılamasına, bir kalıba sokmak istemesine sessiz kalmak istemiyorum.

Bütün bu yaşadıklarımız yetmezmiş gibi bir de Van 7.2 ile sallandı. Ölüler,enkazlar,çocuklar, daha haber alınamayan köyler...

15 Ekim o kadar değişik, o kadar heyecanlı ve hızlı bir gündü ki hiç birşey anlayamadım. Hala da hatırlayamıyorum neler nasıl oldu diye :) Ama darısı başınıza, tatlı heyecanlar bunlar. "Ben ne yapacağım" demeyin sakın, zaten herkes sizin yerinize düşünüyor :)
Aslında bir sürü fotoğraf var ama yüzler görünüyor diye aradan bir kaç tane seçip ekledim kusuruma bakmazsınız.
Sözden sonra Reina'ya eğlenmeye geçtik, orada çekilen fotoları başka zaman paylaşabilirim umarım ;)